28 Mart 2009 Cumartesi

Lefter' e Vefa


"Fenerbahçe'de oynamayı nasıl kabul ettin" sorusuna verdiği "ben bir başka takım bilmezdim zaten" yanıtıyla Fenerbahçelilik tarifini oluşturan, yıllarca kulübümüzün çubuklu formasını başarı ile temsil eden Lefter Küçükandonyadis, Fenerbahçe sevdasını yüreğinde hisseden herkes için kuşkusuz önemli bir isim olmuştur. Lefter Küçükandonyadis, kalıplara sığdırılacak salt bir futbolcudan daha çok bir tutkunun tarifidir. 1947 yılında transfer olduğu Fenerbahçe'ye layıkıyla hizmet eden, örnek ve büyük futbolculuğu ile de "ordinaryüs" olarak anılan Lefter ismi kulübümüz için bir mihenk taşı olmuştur.


Skora aldırmaksızın kulübünün yanında olan, Fenerbahçelilik tutkusunu vefa ve cefa ile birleştiren taraftarlar için Lefter Küçükandonyadis ismi oldukça önem taşımaktadır. Zira, günümüzde endüstriyelleşirken amatör duygularımızı körelten modern futbol kavramı, Lefter ismini bizim için bir manifesto niteliği haline getirmiştir. "Fenerbahçeliyiz göğsümüzü gere gere, ver Lefter'e yaz deftere" sözünün vücut bulması için Lefter Küçükandonyadis adına heykel yapılmasına karar verilmiştir. Kadıköy'e yapılacak heykel için resmi işlemler, kulübümüz ve Kadıköy Belediyesi nezdinde tamamlanmış, son halka için organizasyon tüm taraftarlarımızın onayına sunulmuştur.


Her ne kadar bu organizasyonu Grup CK (Cefakar Kanaryalar) olarak üstlenmiş bulunsak da, gösterilmesine inandığımız bu vefada her Fenerbahçe taraftarının payının bulunması, bizlere miras olarak bırakılan Fenerbahçelilik olgusunun bir getirisidir. Bu olgudan yola çıkarak vefa örneği göstermek isteyen taraftarlarımız aşağıdaki adreslerden bilgi alıp destek verebilir.




lefter@antu.com

Bitmez Tükenmez Aşkımız

Bursa maçı için üniversiteden ve gruptan arkadaşlarla İzmit'ten saat 12de trenle Gebze'ye geçtik. Saat 1 gibi Gebze'de sahildeydik. İstanbul'dan saat 2 de bizim grupla Unifeb iki otobüs yola çıktı. Bizi de ordan alacaklardı. Gebze Eskihisar'da güzel hava ve manzara eşliğinde tribün muhabbetleri ve içilen çaylarla zamanı geçirdikten sonra otobüslerin gelmesiyle feribota geçtik. Feribotta Unifeb ten arkadaşlarımızla beraber yaptığımız makara tezahüratlarla keyifli bir yolculuk geçirdik. Ardından tekrar otobüslere binerek yola devam ettik. Art arda otobüslerin bozulması, uzayan emniyet kontrolü ve Bursa trafiğinin kitlenmesiyle maça 8-10 dk geç girdik. Girdiğimizde Guiza durumu 1-0 lehimize çevirmişti. Ara ara tribünümüzün çok iyi olduğu, maçında sürekli aleyhimize gidip geldiği güzel bir Bursa akşamında 86.dk da yediğimiz gol bir anda geçen haftayı akıllara getirdi. Ardından da son dakikada yediğimiz penaltı maçı 2-1 Bursa lehine çevirmişti.
Dönüşte acı bir tebessüm cümlesi dilimizden düşmedi. Yalova yakınlarında yediğimiz saç kavurma ise günün yorgunluğunu biraz olsun azaltmıştı. İstanbul'a dönen kafileden ayrılıp sabaha karşı arkadaşla Gebze de İzmit arabası bekleyip evimize geçtik, dilimize yeni tezahüratı dolayarak ;

Bitmez tükenmez aşkımız
kalbimizde yaşıyoruz
haydi bastır Fenerbahçe
şampiyonluk istiyoruz..

17 Mart 2009 Salı

İstikamet Bursa

Kötü durumda olan takımımızı desteklemeye Bursa deplasmanına gidiyoruz..


Daha 9 hafta var daha çok şeyler olur bir 3 puan çok şeyi değiştirir..

15 Mart 2009 Pazar

Son Nokta ...


Kadıköy'de yönetim tarafından bitirilen tribünlerimize son darbede ENDÜSTRİYEL futboldan geldi..

Bu tribünü bu hale getirenlere YAZIKLAR OLSUN !!!!!!!!!



14 Mart 2009 Cumartesi

Bıktık !

Uzun süredir yazamıyordum bloğa. Çok şey oldu oysaki.. En son bıraktığımda sitem dolu yazılarım vardı şimdi yine aynı yazılar. Oysa ki bu zaman zarfında şampiyonluğa ne kadar çok kenetlenmiştik, ne kadar çok inanmıştık. Şimdi yine başa dönüyoruz.

Sivas ve Kayseri galibiyetleri oynanan istekli futbol. Kupada Sivas'a karşı alınan avantajlı skor bir anda herşeyi pozitif yöne çekmişti. Üstüne birde her hafta üstteki takımlar puan kaybediyordu..

Yine öyle bir haftaya giriyorduk. Cuma akşamı yensek maç fazlasıyla lider olcaktık. Pazar günü elbet öyle kalmayacaktı ama en azından moraller tavana vuracaktı.
Seriye devam edecektik ama olmadı. Ne mi oldu ?

Ligin 17. takımı Kocaelispor karşısında 2. dakikada öne geçip 89. dakikada gol yedik. 87 dakika boyunca ise hiç bir şey hiç ama hiç bir şey yapmadık, yapamadık. Acizlik midir nedir bilmiyorum. Elbette Kocaelispor'un hakkını yememek lazım kendileri boş takım değil ve üç hafta önce İstanbul'da Galatasaray'a 5 atmışlardı. Düşmemek için direniyorlar ama bizde şampiyonluk için oynuyoruz ve iki rakibimizde pazar günü karşılaşıyor. Gelip görelim ki oynanan futbol rezalet ! izlerken resmen uykum geldi ve en acısıda 87. dakikada yediğimiz golün geleceği ilk yarıdan belliydi.. Ne desek boş.. guizaymış josicoymuş aragonesmiş azizmiş...

Guiza: İlk geldiğinde Antu forumlarında yırtındım hiç bir şey olmaz 14 milyon Euro verip kazıklandık diye.. Tezim çürümedi gerçek çıktı. Belki iyi ama bizde iş yapmaz bu adam.

Aragones: Aynı şekilde ilk geldiğinde defalarca eleştirdim. 70 yaşında bizde ne işi var. Zico'yu kişisel ego uğruna göndermek asrın hatası ama gelcek son adamdır Aragones. İki yıl bizi şampiyon yapsa nolur ki ? İki sene sonra nolcak bunun hesabını kim vercek böyle saçma sapan bir tercih olabilir mi ? Bu takım maç kazanıyorsa geçen seneki sistemle kazanıyor ve bu takım şampiyon olursa bunun payı Aragones'te değildir. Futbolcuların ta kendisindedir çünkü istediği zaman oynayan bir takımımız var kenetlendiği zaman oynayan bir takımımız var..

Josico: Fiyasko...

Aziz Yıldırım: Bir an önce gitmesi dileğiyle, tribüne bakış açısı ve yaptıklarından sonra gözümde hiç bir değeri kalmadı.. Taraftarına ve tribüncüsüne ceza verdirmek için harcadığı çabayı şu takıma gösterseydi belkide şuan Avrupa maçının kritiğini yapıyorduk..

Şimdi ne mi olacak ? Bilmiyoruz beklemedeyiz. Alex takımı toplasın konuşsun Lugano ve Gökhan forma için mücadele etsin. Semih koşsun. Diğerleri bu futbolcuları örnek alırsa zaten şampiyonuz demektir..

Hayırlısı deyip Bursaspor deplasmanını beklemeye başladık..